23 Şubat 2010 Salı

Cansever Bresson'u da, Godspeed You Black Emperor'ı da


Evde şu anda mevcut olan tek içki rakı çay bardağına konuldu.Mutfakta suyunu koyarken biricik yiğenin yürütecine takınıldı.Hafifçe gülümsedim."isn't it ironic, don't u see?" tutturdum hafiften.Bresson'un son filmi L'argent'i izledim bu akşam.O kadar kaptırmışım ki film bittiğinde daha kafadan 2 saati daha vardır bu filmin diyordum.İzlerken Rus romanından fırlamış bir senaryo dedim.Kurgu, karakterler, havası tıpkı Dostosevski gibiydi.Bittikten sonra künyesine baktığımda yazarının Leo Tolstoy olduğunu gördüm.Kömünizmin sanata büyük katkısı olduğunu bir kere daha gördüm.
Sonra cnbc-e'de Gossip Girl'ü koyup fona bilgisayarın başına geçtim.Gossip Girl'e gözüm takılırken bu ne yaman çelişki dedim.Kült bir filmden sonra teenage bir dizi.Merhaba hayatımın özeti.Tanıdığım insanlar gibi.Bir sürü farklı insan.Bir odaya koysam belki de 1 saat içinde birbirlerini öldürmeye başlayacak tipler.
Dizi de bittikten sonra müziğe geçiş.Kulaklıkla müzik dinlemeyi oldum olası sevmişimdir.Lisedeyken Matrix'in Soundtrackini almıştım.Odamda ışığı kapatıp kaseti walkmene koyup son ses dinlemeye bayılırdım.Leave You Far Behind - Lunatic Calm'ı dinlerken tırsmaya başlardım.Aiva walkmenden sonra Panasonic discmanim oldu üniversitede.mp3 de çalabildiği için çok mutluydum.Okula giderken 45 dakika boyunca müziğim yanımdaydı, daha ne isterdim ki.Derken Creative mp3 player, minicik, harika.Tam 250 mb.Derken ipod shuffle 1 gb ile girdi hayatıma.ipod touch 16 gb derken şimdi ipod nano 4 gb gani gani yetiyor.Demek istediğim o ki teknoloji ne kadar ilerledi.Tv konusunda daha geri kafalıyım ama.blueray falan güzel de projeksiyonla perdeden izlemek gibisi yok benim için.Bu arada aslında teknoloji, özellikle de bilgisayar benden 1000 ışık yılı uzaklıkta(hadi abartmayayım 100 olsun).Ama http://www.nikkor2d2.com/
adresinde görebileceğiniz minnoşa tam anlamıyla bayıldım!Alayım dedim(yalan) baktım 3000 euro.İstesem de alamıyormuşum zaten.
Kavrulmuş fındıkla rakımı içerken Edip Cansever geliyor aklıma.Şiirden pek hazetmeyen ben Edip Cansever'i çok seviyorum.Kitaplığa yönelip alıyorum kitabını elime.Sizinle de paylaşıyorum dizelerini.Onun ağzından soruyorum:
Ağıt-
Gün bitti.Saat kaç.Bitecek mi bir gün savaşımız
Hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de
Dönüp dönüp arkamıza baktığımız
Bir dünya kalıntısı üstünde
Hak edilmiş hüzünlerimiz olacak mı bizim de.
***
Çay bardağımı şerefinize kaldırıp diyorum ki: arkadaşlar hakedilmiş hüzünler kazanmaya bakın!
Bunları yazarken dinlediğim son şarkı:Godspeed You Black Emperor-Moya
p.s:Mehmet Öz'e sormak istiyorum; çok çişe gitmek iyi midir, kötü mü?Erkek olsam prostat var diyeceğim ama...
öpüldünüz

22 Şubat 2010 Pazartesi

deneme1-2


Blogun adını ilk önce "DeneMemeler" koyacaktım.Kızsal bir anlamı da olacaktı böylece.Kızsal derken inceden bir dalga geçme de var tabii.Kızsal şeyleri çoğunlukla boksal buluyorum.Sonra gözümün önüne köyde babamın kütüphanesinden bir görüntü geldi.Ferhan Şensoy yıllar önce bu ismi kullanmıştı, üstelik güzel memeleri de yoktu.
Birçok şeyi düşündüğüm halde denemeye bile üşendiğim için "Denemeyenler" olsun dedim adı.Benim gibi olan binlerce üşengece ithafen...Sonra gözümün önüne Dost Kitabevi geldi.Rafta Metüst'ün Denemeyenler'i bana sırıtıyordu.Çok sevdiğim bir abimiz olduğundan kızmadım, kızamadım ona.Küçükken Duvar Yazıları'nı dönüp dönüp okurdum.Kendisinin Türkiye'nin Woody Allen'ı olarak görüyorum.Daha fazla Metüst'ü övmeden katıldığım bir cümlesini de paylaşayım son olarak:''uzun zamandır hayata, bir sempatizan olarak katılıyorum artık.. kendi kendimin kötü bir tasarısıyım..''
Bazı İngilizce kelime ya da cümleler Türkçe'den çok daha iyi anlamını veriyor."I'm confused!"Bu yazıyı yazan 13 değil 29 yaşında biri."Ulan bu yaşta hala ne kafa karışıklığı?" demeyin.ya da deyin çok da s.kimdeydi afedersiniz.Ülkenin bulunduğu durumdan dolayı mecburen politikayla ilgilenmeye başlıyorsun.Taraf'da,Zaman'da,Sabah da okuyup; Cnn, Habertürk vs. yanında Ülke tv, Mehtap tv de izlemeye başlıyorsun.Bu arada Mehtap tv'de Pazartesi akşamları 21'de Akıl Defteri programında Türkiye'nin önde gelen Demokrat Kalemleri Prof. Dr. Mehmet Altan, Prof. Dr. Eser Karakaş ve Dr. Şahin Alpay Türkiye ve Dünya gündemini entelektüel ve ironik bir dille değerlendiriyor.Önyargılarımızdan sıyrılıp izlenesi bir program.
I'm confused ulan'ın bir başka nedeni 29 yaşında hala aşk konusunda dikiş tutturamamış olmamdır.Bir yandan çapkınlıktan sıkılmak, bir yandan uzun bir ilişkiden tırsmak.Yaşanılan, duyulan onca şeyden sonra geriye kalan bıkkınlık hali...Birkaç "keşke ona öyle demeseydim, öyle davranmasaydım".Çıkmadık candan ümit kesilmez.
I'm confused ulan; iş konusu.en uzun çalıştığım yer 1 sene.5 sene bi sürü iş yeri ve alanı.Prodüksiyondan, müşteri temsilciliğine; oyuncu koçu asistanlığından kukla tiyatrosuna...Ev hanımlığı, geyşalık, psikopatlık...Bi sürü alakasız işler.
I'm confused ulan ki kendinle kaldığında düşündüklerin.
Girişi kapatmayalım beyler!daha sonra yazacak bi sürü şey var zaten.Sıkmayalım.
bugünün şarkı önerisi:Wesley Willis -Rock and Roll McDonalds
sor bi kendine:am I ?
şimdilik ciao canlarım ciğerlerim.